16 Haziran 2013 Pazar

POLAT ALEMDAR DEMOKRASİSİ...



Bülent Tekin
Bulenttekin47@gmail.com

Önce bir şeyi itiraf etmek istiyorum. Kurtlar Vadisi dizisini hiç izlemedim ama hep duydum. Polat Alemdar ismini de bu nedenle biliyorum. İnanın bugüne kadar Polat Alemdar rolünü oynayan kişinin Necati Şaşmaz olduğunu yeni öğrendim. Yani anlayacağınız Necati Şaşmaz ismini ilk duydum, tanımıyordum, inşallah ta ismini yanlış yazmamışımdır. Beni ilgilendirmeyen bir dizi çekiyor ve şahsıyla da bir ilişkim olmaz. Öyleleriyle işim olmaz. Ama tuhaftır ki bu ülkenin Başbakanı, Taksim Gezi Parkı eylemleriyle ilgili birçok ilgisiz insanla görüştü ve bu arada da onunla da görüştü. Neden öyle yaptı, yoksa atılan gaz bombaları az mı etki yapmıştı. İnsanlara gülme krizi veren bir gaz mı daha sunulmak istendi, bilmiyorum. Dilerim bu ülke (yöneticileri) bundan böyle muhataplarla konuşur(lar). Bu ülkenin muhatapları da sıradan halktır. Evet çarıksızlar, kimsesizler, baldırı çıplaklar ve avukatsızlardır. Yoksa bu ülkenin öyle muhatapları Hülya Avşarlar ya da Polat Alemdarlar filan değildir. Eğer bu tipler olacaksa, bu ülkede bizlerin yurttaş olarak sayılmamızın bir gereği de yoktur. Öyle parya sayılalım, köle filan da olur. Hizmetçi sınıfından yani.
Şöyle Polat Alemdar’ı bir dinleyelim: “Yurtdışından birçok dostum ve arkadaşım aradı. Türkiye’ye güvenin, demokratik, özgürlük söylemlerimizi sadece söylemlerde değil keşke görselde de dünyaya verebilsek. Maalesef dünya böyle görmüyor. Elbette güzel şeyler olsun istiyoruz. İnşallah olur da. Bizim akademisyenlerin, sosyologların, bilim adamlarına, düşünce adamlarına ihtiyacımız var ki, bize bu olanları anlatabilsinler. Akademisyenlerimizin tarafsız olmaları lazım. Bize gösterilen doğru ve aydınlanmış olan yoldan ilerlemeye devam edeceğiz, inşallah sağlam bir yere varacağız. Birbirimizi Allah için sevelim. Allah hepimize tahammül versin tahammülümüzü arttırsın. Bana göre bu ülkeye nazar değmiştir. Dua okuyalım. Hiç kimse bu ülkenin kötü duruma düşmesini istemez. Bu gemide hepimiz varız, batarsak hepimiz batarız. Ben düşüncelerimi anlatmak istedim. Topçu Kışlası’nı detaylarıyla, son haliyle görmek ve dinlemek istedim. Bana animasyonu çok sevdim, orada daha fazla yeşilin olduğunu gördüm. Orayı illegal örgütlerden dışarıda tutabilirsek, orası hepimizin. Ben Gezi Parkı'na gitmem. Atatürk'ün askeriyim diyenle bir başkasının askeriyim diyenle aynı ortamı paylaşmak Atatürk’e hakarettir. Orda da samimi dostlarımın yanında bulunmayı ben de isterim. Her taraf Türk Bayrağı olursa inanın ben oradayım. Ben başka bir şey istemem. Bugünleri unutmayalım. Allah hepinize yardım etsin.”
Bu ülkede konuşacak akademisyende mi yoktu? Taksim Dayanışma Platformundan ilgililerle konuşulmalıydı. Öyle AKP’nin ayarladığı sahte heyetlerle olmazdı bu. Ben Gezi Parkı eylemlerini yaptığı görev itibariyle ikircikli görüyorum. Bir taraftan çevreci-yeşil bir anlayışla başlayıp yaşam tarzlarına müdahaleye tepki olarak desteklenir buluyorum. Ama diğer yandan da Kürt sorununun Çözüm Süreci’ni ortadan kaldırmaya yönelik olarak ta bir yerlerden kullanıldığını da düşünüyorum. Başbakanın ve Hükümetin yapacağı şey demokrat bir tavır takınmak ve demokrasi yanlısı olmaktır. Taksim Meydanı ile ilgili düzenlemeyi referanduma götürebilir, bu konuda gerekli yasal prosedürü hazırlayabilir. Halkın çoğunluğu neye kara verirse o olabilir. Tabii mimarlar ve mühendisler odaları ve üniversitelerin de görüşleri alınabilir. AB tipi uygulamalar referans alınıp bu sorun barışçıl ve acil bir şekilde çözülmelidir. Yoksa Gezi Parkı öyle devrim amaçlı bir organizasyonun içinde değildir. AKP Hükümeti de öyle bir karşıdevrim tavrı içine girmemelidir. Bu ülkenin en acil işi Kürt sorununu çözmek ve ülkeyi tam demokrasiye kavuşturmaktır. Çünkü Kürt sorunu çözülmeden bu ülkeye asa demokrasi gelmeyecektir.
AKP Hükümeti eğer bu ülkeye AB tipi bir demokrasiyi getirmeyi düşünüyorsa oligarşik cumhuriyetin uygulamalarını tahkim etmekten kaçınmalıdır. Bu ülke öyle Polat Alemdar tiplerinin filmleri ile derin devlet, cinayet, katliam ve demokrasi dışı faşist rejimlere sevdalı gençler yetiştirecek sanat(?!) yapımlarından vazgeçmelidir. Ve bu roller gençlere idol olmamalıdır. Bu ülkenin Ogün Samastlar ihtiyaçları yoktur. Bu ülkedeki kadınlar Hülya Avşarların zenginliği ve şöhreti içinde yaşamamaktadırlar. Bu ülkenin halkı asla Polat Alemdarlara ya da Hülya Avşarlara ulaşamazlar. Bu figürler bizim insanımız için ancak ekranda olurlar. Bizim için bir çeşit sanal figürlerdir onlar. Bu ülkenin insanı sıradan halktır. Eğer sizin bu halka saygınız varsa bu halkla muhatap olacaksınız, başkasıyla değil!





Hiç yorum yok: