Bülent
TEKİN
2001’de
gözaltına alındıktan sonra kaybedilen HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve
ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’e ait olduğu iddia edilen Şırnak’ın Silopi
ilçesindeki mezarda kazı çalışması yapıldı. Battaniyeye sarılmış bir ceset
bulundu. Tanış ailesi bu cesedin çocuklarına ait olduğundan emin. Deniz’in de
cesedinin bulunmasını istediler. Yazımı yazdığım bu saatlerde (2 Ocak 2014,
Perşembe) ikinci cesede henüz rastlanılmamıştı. DNA sonuçlarından sonra
kimlikler tespit edilecek.
Zaten
böylesi mezarlardan çok sayıda ceset (kemik) çıkarılmış durumdadır. Faili
meçhul (aslında faili belli olan!) bu cinayetleri devlet bizzat kendisi JİTEM,
Korucu, Jandarma, polis ve diğer unsurlar vasıtasıyla işledi. Ve bugüne kadar
da bu cinayetlerle ilgili bir yüzleşme ve doğru dürüst yargılama yapılmadı. Denize
atılan bir oltaya tesadüfen takılan bir balık misali bazı olaylar aydınlansa da
failler dışarıda ve devlet tarafından korunarak yaşantılarına devam ediyorlar.
Şimdi de
başka bir olaydan bahsetmek istiyorum: Şırnak’ta hayvan tüccarlığı yapan
kapatılan DTP üyesi Ferhat Ediş ve Necman Ölmez, 26 Temmuz 2009 Beytüşşebap
ilçesinde vurulup başları taşla ezilerek öldürülmüştü. Şırnak Cumhuriyet
Savcılığı’nca 6’sı korucu 9 kişi hakkında ‘iştirak halinde tasarlayarak
öldürme’ suçlamasıyla dava açıldı. Yargıtay, 9 sanığa mahkemece verilen müebbet
hapis cezalarını onayladı.
Cinayetleri
işleyenlerden Zeki Akdoğan’ın telefon konuşmaları kayıtlara düşünce itiraf
etmek zorunda kalmıştı. Bakın olayı nasıl anlatıyor: Maktuller Ediş ve Ölmez
Berxbir Festivali’nin olduğu günün sabahı Çeman Karakolu’ndaki bir rütbeli
askerle tartışırlar. Komutan onlara festivale gitmemelerini söyler. En
sonunda da “Giderseniz görürsünüz” şeklinde tehdit eder. Tabii burası Kürdistan
ve hesap soran da olmadığı için hemencecik orada ölüm cezaları kesilir.
Cinayetleri anlatıcı 15 kişilik bir ekiple gerçekleştirdiklerini anlatır. Önce
cinayetin yapılacağı yere gittiklerini söyler.
Ediş ve Ölmez ticaretle uğraşan insanlardır. Fail festival
sonrası onları oğlak satma bahanesiyle kandırmıştır. Arabalarını bir yere (Dûvê
Botê’de) bırakarak oğlakları tarif ettiği yere gelmelerini söyler. Sözde onlara
100-145 oğlak satacaktır. Maktuller tarif edilen yere geldiklerinde tuzağa
düşürüldüklerini fark ederler ama iş işten geçmiştir. Bakın katil ölüm anlarını
nasıl anlatır: “Biri uzanmıştı ve diğeri de oturuyordu. Ben arkadaşıma göz
işareti verdim. Arkadaşlarım aynı anda her birine birer mermi sıktı. Birinden
ses çıkmadı, ama diğeri kalktı ve bizimle boğuştu. Bayağı iriyarıydı. Vallahi
biz hepimiz bıçak ve dipçikler ile saldırdık kötü ettik. Yere düştü. Sadece bir
hırıltı çıkarıyordu. Sonra çektik aşağıya ve her birimiz kafalarına bir taş vurduk.
Biraz ot falan attık üzerilerine. Sonra dolmuşumuz geldi ve arkadaşlarımızın
hepsi minibüse binip gittiler. “
Şimdi de Zeki Akdoğan’ı yakalatan (kimliği belirlenemeyen
arkadaşı ile yaptığı telefon görüşmesi) konuşmanın tapelerini vermek istiyorum:
“Zeki Akdoğan: Yani ben bu olayı yaptım, ettim, kapattım.
Kimsenin ruhu duymadı. Çünkü devlet bizimledir diğerlerinin haberi olmazdı
zaten.
X: Sana bir soru soracağım ama yüreğine girmesin, bir şüphen
olmasın ya da bir korkun. Benimki sadece bir merak. Bu iki adamın suçu neydi?
Hain miydiler, yoksa para için miydi? Ya da başka suçları mı vardı?
Zeki Akdoğan: Yok yok para yok, iki yıldır dosyaları
hazırlanmış ve ölüm emirleri verilmişti. Çünkü ikisi partiliydi. Abisi ROJ TV
ile konuşmuştu ve Çeman Karakolunda bulunan bir rütbeli hakkında konuşmuştu.
Tehdit falandan bahsetmişti. Bir de bu ikisi Berxbir gününün sabahı Berxbir’e
giderken yine Çeman Karakolundaki komutanla tartışmışlar. Komutan onlara
Berxbir’e gitmemelerini söylemiş. Onlar da gideceğiz demişler. Bundan dolayı da
komutan onları ‘Giderseniz görürsünüz’ diye tehdit etmiş. Ve onlar gitmişler.
Sonra haber geldi, bu olay yapılacak dendi.
X: Devletin haberi vardı yani?
Zeki Akdoğan: Evet evet devletin haberi olmaz olur mu?
X: Çünkü devlet isterse telefon dinlemesini yapar ve hemen
olayı çözer diyorduk. Mutlaka devletin haberi var.
X: Peki senin arkadaşların nereye gittiler. Karakola mı?
Zeki Akdoğan: Onlar, Derê Avê’ye gidip diğer grupla buluşup
gittiler.
X: Kontrol noktasına, karakola geçtiler. Yani devlet kimin
hangi saati nerde geçirdiğini bilir. Arabalar noktadan geçerken kayıt altına
alınıyorlar.
Zeki Akdoğan: Ya zaten devletin haberi var. Bizi görmezden
gelir. Ayrıca bizim ekipte bir adam var. Kontrol noktalarında bir kâğıt
gösteriyor ve hemen geçiyoruz. Kimse durduramıyor. Bizdeki adam böyle bir
adamdır.
X: Peki parmak izin arabada kalmadı mı? Eldiven mi
kullandınız?
Zeki Akdoğan: Yok valla hiçbir şey kullanmadım. Zaten kısa
bir süre kullandım. Bilemiyorum.
X: Yani diyorsun devletin haberi var.
Zeki Akdoğan: Devletin haberi olmasa böylesi olaylar zor
yapılır.”
Bu Cinayetler 2009 yılı olduğu için çözülmüştür. Abu olaydan
ancak tetikçiler ceza almıştır. Askerler dışarıda ve korkusuz yaşamaktadırlar.
Çünkü devlet kendi yetiştirdiği cellâtlarını koruyor. 1990 yıllarında devletin
işlediği 17.500 cinayetin katilleri ise aramızda dolaşıyor.
-------------
Bülent Tekin: http://www.bulenttekin.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder