Bülent Tekin
Dershaneler nedeniyle AKP ile Fethullah Gülen Cemaati
arasındaki söz düellosu nerdeyse bir çatışma niteliğine büründü. Belgeler,
bavullar havada uçuşuyor. Oysa önceleri dostça ve rahatlık içinde mutlu bir
durum söz konusu idi. Aklıma bir anekdot geldi: 12 Eylül sonrasındaki günlerde
bir gün bir arkadaşım beni o dönemlerde kurulan Refah Partisi’nin (RP) bir il
başkanı ile tanıştırdı. İktidarda tek başına ANAP var. RP’li il başkanı kendi
dünya görüşünde yaşayan idealist biriydi. O gün bize daha önce Milli Selamet
Partisi’nde (MSP) birlikte politika yaptığı bazı arkadaşlarıyla ilgili bir şey
anlattı. Eski MSP’li ama yeni ANAP il yönetiminde görev yapan bir arkadaşı onu
ikna etmeye çalışmış: “Sen de bize katıl. Gel gör, bak göreceksin, ANAP’ta ne
muhterem insanlar var!” demiş. RP’li il başkanın yanıtı çok net olmuş:
“Biliyorum,” demiş, “iktidar nerdeyse muhteremler ordadır!” Hatırlıyorum,
ideallerinden dolayı inandığı yolda yürüyen birçok insan olduğu gibi, menfaat,
ihale, köşe dönmek amaçlarıyla çok sayıda sosyalist, komünist, sosyal demokrat,
liberal, İslamcı, faşist ANAP’a katıldı. Hepsi ihya oldu!
Çok yakınlarda ajanslara düşen bir haber dikkatimi çekti.
Habere ait fotoğrafta korku içinde etrafa bakan bir genç vardı. Etrafında
bulunan onlarca asker gülüyorlardı: İran Askerleri bir PEJAK gerillasını esir
almışlar ve üzerine kadın kıyafeti giydirerek, aşağılamak, küçük düşürmek
amacıyla sokakta teşhir ediyorlardı. Gerilla, korkudan çok üzerindeki kıyafetin
utancıyla boynunu bükmüş görünüyordu. İran askerleri ise aşağılık sırıtışlarla
olayın keyfini çıkartıyorlardı âdeta. Üstelik zaten çirkin ve pis suratları
vardı.
Bizim de içinde bulunduğumuz şark toplumlarında bir erkeğin
kadın gibi davranması, kadınca giyinmesi, temsil gereği veya zorlamayla dahi
olsa çok küçültücü bir davranış olarak algılanır. Oysa tersi bir anlayışla bir
kadını aşağılamak için ona erkek kıyafeti giydirmek düşünülmez, ona böylesine
bir ceza verilmez. Bu devletin geçmişinde işkencelerde bile böyle bir uygulama
kadına yapılmamıştır. Daha çok yapılan soymak, taciz ve tecavüz olmuştur,
neyse! Kadının erkek kıyafeti giydirilerek cezalandırılmama nedeni ise
oluşturulmuş algının kadının aşağılanması biçiminde olmasındadır. Egemen erkek
zihniyeti, devlet ve iktidar anlayışları savaşın acımasız ve lanetli
kurallarını çalıştırır, kadını da kendi bedeni üzerinden aşağılar.
Kadın haklarının, kadın-erkek eşitliğinin çokça konuşulduğu
bu günlerde fotoğraftaki seviyesiz İran askerlerinin esir aldığı Kürt
gerillasını anlatmak isterken daha çok kadınların küçük görülme halini anlatmak
zorunda kaldım. Oysa Mezopotamya ve Ortadoğu toplumlarında binlerce yıl öncesinde
dahi kadın tanrıça niteliğindeydi. Kadın bu coğrafyada ilk ve en önce en üst
makamda olduğu halde günümüzde batı toplumlarından çok daha fazla adaletsiz,
eşitsiz durumlarda bulunmaktadır. İranlı askerlerin davranışında görüldüğü gibi
kadın küçük görüyor.
Son zamanlarda ise eşbaşkan(lı)lık, kadın kotası, ana
tanrıça, kadın hakları, cinsiyet eşitliği ve özgürlüğü gibi değerleri ağzından
düşürmeyen bir avuç kurnaz adam (kurnaz kadın mı demeliyim?) kırmızı koltuklara
oturmaktadırlar. Ve bu tatlı iktidarlarını sürdürme adına her zaman-ayrı bir
mevki ve seçim zamanı-ayrı bir gerekçe ve maskeyle karşımıza çıkmaktadırlar.
Dört çocuğunun cesetleri dağlarda kuşa kurda yem olmuş gerilla anası ise sadece
söylemde (yalandan!) bir ana tanrıçadır. Bizler böyle kandırılır ve saf
kaldıkça kurnaz kadınlar ve kurnaz erkekler her daim iktidarda ve kırmızı
plakalarda olacaklardır. Yoksul, kimsesiz, avukatsız, bahsettiğim gerilla
annesi her zaman birer oy deposu ve eğitim zayiatı olarak görüleceklerdir.
Web site: http://www.bulenttekin.net/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder